Post by Admin on Jul 24, 2016 20:44:46 GMT
Türkiye'de dar "sandıksal demokrasi"nin baskıcı hükümet-darbe kısırdöngösü
Doğan Avcıoğlu'nun Türkiye'nin Düzeni kitabından, "çok partili siyasal hayat"ından başından günümüze kadar Türkiye'deki dar "sandıksal demokrasi"nin 70 yıllık kısırdöngösü ve burjuva partileri arasında emperyalizme yaranma yarışı hakkında ilginç bir dipnot:
Doğan Avcıoğlu'nun Türkiye'nin Düzeni kitabından, "çok partili siyasal hayat"ından başından günümüze kadar Türkiye'deki dar "sandıksal demokrasi"nin 70 yıllık kısırdöngösü ve burjuva partileri arasında emperyalizme yaranma yarışı hakkında ilginç bir dipnot:
"Nadir Nadi, İnönü'nün direktifi ile girişilen "bu tepeden inme demokrasi teşebbüsünde" dış politika kaygılarının ön planda rol oynadığına, "adeta gözleriyle görürcesine inandığını" yazmaktadır. "Ruslara karşı yalnız kalmamak, Batı demokrasilerinin desteğini kazanmak uğruna» bu denemeye girişilmişti" (Perde Aralığından, s. 240 ).
Nadir Nadi'nin daha ilgi çekici bir açıklaması, İngilizlerin, kendi çıkarları açısından, çok partili hayatın devamını istemeleridir. Cumhuriyet başyazarı, Londra'da Churchill'in ve Ankara'da İngiliz Sefiri Sir Noel Charles'in Menderes ile yaptığı iki konuşmaya dayanarak bu kanıya varmıştır. İngiliz yetkilileri Menderes'e, "İnönü'nün harcanmamasını, İnönü harcanırsa bunun yalnız CHP hesabına değil, DP hesabına da büyük kayıp olacağını" telkin etmişlerdir. Nadir Nadi İngilizlerin tutumunu şöyle değerlendirmektedir: "İnönü, sahneden çekilirse, demokratik gelişmemizin büsbütün soysuzlaşacağından korkuyordu dostlarımız. Biçimsel yönü ile de olsa, demokrasi yürümeli idi Türkiye'de. Bir kere bu düzene sırt çevirdik mi, Batı'nın etkisinden sıyrılmamız ihtimali de artacaktı şüphesiz." Öyle görünür ki, İngilizler, çok partili rejimi, Batı nüfuzunun sürdürülmesi açısından daha emniyetli bir sistem diye benimsemişlerdir ve Menderes'in sertlik politikasının yol açabileceği bir askeri müdahalenin dış politikada değişiklik yaratmasından çekinmişlerdir.
Menderes ise, Batılılara, İnönü olmazsa, daha yararlı olabileceğini anlatmaya çalışmıştır. Nadir Nadi, Menderes'in tutumunu şöyle yorumlamaktadır: Orta Doğu'da, "statükonun korunması açısından Batıya yaklaşık bir Türkiye'ye dostlarımız çok önem veriyorlardı. Bu maksatla Avrupa Konseyi'ne alınmıştık, bu maksatla NATO'ya alınmak üzere idik, bu maksatla Batı'dan para ve silah yardımı görüyorduk. Menderes durumu kavramıştı. İnönü'yü ve muhalefeti politika hayatımızdan sildiği takdirde, kendi iktidarının statükoya daha yararlı olabileceğini Batılılara anlatmak istiyordu. Önemli olan, muhalefetli bir Türkiye değil, Batı ile işbirliği halinde kuvvetli bir Türkiye idi. Ne yapacaklardı dostlarımız İnönü'nün dırdır öttüğü bir Türkiye'yi? Bakınız, o, Meclis'e danışılmadan Kore'ye asker göndermemize karşı idi. Meclis'e danışılsa, bu kadar erken davranıp öbür milletler üzerinde teşvik edici bir rol oynayabilir miydik? (Perde Aralığından, s. 290)"
(Doğan Avcıoğlu, Türkiye'nin Düzeni, Cilt 1, Tekin Yay., s. 516-517)
Nadir Nadi'nin daha ilgi çekici bir açıklaması, İngilizlerin, kendi çıkarları açısından, çok partili hayatın devamını istemeleridir. Cumhuriyet başyazarı, Londra'da Churchill'in ve Ankara'da İngiliz Sefiri Sir Noel Charles'in Menderes ile yaptığı iki konuşmaya dayanarak bu kanıya varmıştır. İngiliz yetkilileri Menderes'e, "İnönü'nün harcanmamasını, İnönü harcanırsa bunun yalnız CHP hesabına değil, DP hesabına da büyük kayıp olacağını" telkin etmişlerdir. Nadir Nadi İngilizlerin tutumunu şöyle değerlendirmektedir: "İnönü, sahneden çekilirse, demokratik gelişmemizin büsbütün soysuzlaşacağından korkuyordu dostlarımız. Biçimsel yönü ile de olsa, demokrasi yürümeli idi Türkiye'de. Bir kere bu düzene sırt çevirdik mi, Batı'nın etkisinden sıyrılmamız ihtimali de artacaktı şüphesiz." Öyle görünür ki, İngilizler, çok partili rejimi, Batı nüfuzunun sürdürülmesi açısından daha emniyetli bir sistem diye benimsemişlerdir ve Menderes'in sertlik politikasının yol açabileceği bir askeri müdahalenin dış politikada değişiklik yaratmasından çekinmişlerdir.
Menderes ise, Batılılara, İnönü olmazsa, daha yararlı olabileceğini anlatmaya çalışmıştır. Nadir Nadi, Menderes'in tutumunu şöyle yorumlamaktadır: Orta Doğu'da, "statükonun korunması açısından Batıya yaklaşık bir Türkiye'ye dostlarımız çok önem veriyorlardı. Bu maksatla Avrupa Konseyi'ne alınmıştık, bu maksatla NATO'ya alınmak üzere idik, bu maksatla Batı'dan para ve silah yardımı görüyorduk. Menderes durumu kavramıştı. İnönü'yü ve muhalefeti politika hayatımızdan sildiği takdirde, kendi iktidarının statükoya daha yararlı olabileceğini Batılılara anlatmak istiyordu. Önemli olan, muhalefetli bir Türkiye değil, Batı ile işbirliği halinde kuvvetli bir Türkiye idi. Ne yapacaklardı dostlarımız İnönü'nün dırdır öttüğü bir Türkiye'yi? Bakınız, o, Meclis'e danışılmadan Kore'ye asker göndermemize karşı idi. Meclis'e danışılsa, bu kadar erken davranıp öbür milletler üzerinde teşvik edici bir rol oynayabilir miydik? (Perde Aralığından, s. 290)"
(Doğan Avcıoğlu, Türkiye'nin Düzeni, Cilt 1, Tekin Yay., s. 516-517)